Türkiye’deki çiğ süt fiyatı belirleme konusunda yetkili kurumu olan Ulusal Süt Konseyi’n, yaptığı son toplantıda 15 Ekim 2022’de belirlenen 8.5 liralık fiyatın değişmeyeceği yönünde karar çıktı.
Türkiye’deki çiğ süt fiyatı belirleme konusunda yetkili kurumu olan Ulusal Süt Konseyi’n, yaptığı son toplantıda 15 Ekim 2022’de belirlenen 8.5 liralık fiyatın değişmeyeceği yönünde karar çıktı. Alınan kararı değerlendiren Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Genel Başkan Yardımcısı – Milas Süt Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali İhsan Gezgin, “Ekim ayından sonra kesimler azalma göstermişti. Eğer girdi maliyetleri yükselmeye devam ederse, durağan hale gelen kesimler yeniden artmaya başlar” dedi.
Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Genel Başkan Yardımcısı – Milas Süt Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali İhsan Gezgin, süt üreticisini yakından ilgilendiren konular hakkında açıklamalarda bulundu.
Ulusal Süt Konseyi’nin çiğ süt fiyatları ile ilgili aldığı kararı değerlendiren Başkan Gezgin şunları söyledi:
“Öncelikle işin başından beri süt konseyinin etkinleştirilmesi gerektiğini düşünüyor ve her fırsatta dile getiriyorum ancak gördüğüm o ki, konsey fiyat belirleyici özelliğini kaybetmiş durumda ve doğal olarak bundan tüm ülke genelindeki süt üreticisi zarar görüyor. Artık konsey fiyat açıklayamıyor. Aldığı kararı Gıda Komitesi’ne sunuyor, eğer orada kabul görmezse ne yazık ki fiyat açıklaması yapamıyor. Bilindiği gibi Süt Konseyi; üretici, sanayici, birlik ve bakanlık temsilcilerinden oluşurken, Gıda Komitesi sadece bakanlık temsilcilerinden oluşuyor. Netice olarak süt konseyinin fiyat belirleme konusunda eli kolu bağlanmış durumda. Süt konseyi her 6 ayda bir toplanır, girdi maliyetlerini hesaplar ve üzerine de yaşam payını koymak suretiyle çiğ süt fiyatını belirlerdi. Elbette burada bazı kıstasları değerlendirir, örneğin bir kilogram süt, 1.3 kilogram yem fiyatını karşılayacak şekilde belirlenirdi. Teknik anlamda buna, 1/1.3 pariteri deniyor. Nitekim 15 Ekim 2022 tarihinde bu pariter dikkate alınarak çiğ sütün fiyatı 8 lira 50 kuruş olarak belirlenmişti.
BÖLGEMİZDE SIKINTI YAŞANMADI ANCAK ÜLKE GENELİNDE CİDDİ SIKINTI OLUŞTU
O günün şartlarında üzerine soğutma payı da eklenerek sütün fiyatı kimi yerlerde 11 liraya kadar çıkmıştı. İlk zamanlar bizim bölgemizdeki üretici fazla sıkıntı çekmedi yani az da olsa para kazanmıştı ancak ülkenin pek çok yerinde üretici çok ciddi sorunlar yaşadı. Çünkü son aylarda girdi maliyetleri sürekli arttı. Dolayısıyla 1/1.3 parite oranı 1.09’lara kadar düştü. Yani artık 1 litre süt karşılığında ancak 1 kilo yem alır hale gelindi. Durum böyle olunca üretici para kazanamaz hale geldi ve birçok yerde olduğu gibi ilçemizde de büyükbaş hayvanlar kesime gönderildi. Örneğin Milas’ta bile günlük 60 büyükbaş hayvan kesime gidiyordu. Oysa Ekim ayından sonra kesimler azalma göstermişti. Eğer girdi maliyetleri yükselmeye devam ederse, durağan hale gelen kesimler yeniden artmaya başlar.
SANAYİCİ, FİYATLARI AŞAĞIYA ÇEKTİ
Üretici sütü değerinde sanayiciye pazarlayamaz hale geldi. Sanayici kimi yerde 10 liraya aldığı sütü birçok bölgede 8, hatta 6 liraya kadar alıyor, dolayısıyla üretici ciddi bir zarara uğruyordu. Biz de durum biraz daha iyiydi. Her şeye rağmen Milaslı üretici az da olsa para kazanıyordu. Ocak ayında litre fiyatı 11 lira, buna ilave olarak da % 10 soğutma payı veriliyordu. Sonra sanayiciler bir araya geldi ve her şey dahil fiyatı 11 liraya çektiler.
MALİYETLER ORTADA
Milas Süt Üreticileri Birliği olarak geçtiğimiz Aralık ayında biz çiftlik sütüne yani günlük 600 ila 1 ton arasında birliğe süt veren ve kendi tankı olan üreticiye 11,5 lira, bizim tank koyduğumuz köylerdeki üreticiye de 10.75’ten ödeme yaptık. Bugün üreticiye 10 lira veya 10.20 ödersek ne yapacak? Maliyetler ortada… Akıl almaz bir durum ama bizim de bir noktada elimiz-kolumuz bağlı.
Üstelik son bir ayda yem fiyatları torba başına 15-20 lira arttı. Sayın Cumhurbaşkanı yem fiyatları artmayacak diye açıklama yaptı. Buna sadece tarım kredi kooperatifleri uydu. Özel firmalar fiyatı arttırmaya devam ediyor. Bu anlamda ciddi bir piyasa denetimine ihtiyaç var. Hatta süt konseyi veya gıda komitesi gibi bir komitede de yem için kurulmalı.
Piyasada belirsizlik olunca Milas’ta farklı fiyat, Yatağan’da başka bir fiyat… Bir başka bölgede farklı bir fiyat verilmeye başlandı. Aslında konseyin kurulmasıyla ülke genelinde herkes eşit fiyata süt verirken, bir anlamda üretici korunmuş oluyordu fakat gıda komitesinin kurulması ve bu konuda yetkilendirilmesiyle işler değişti. Artık ülkenin her bölgesinde farklı fiyatlar uygulanmaya başlandı. Çiğ süt fiyatı 11 lira olursa besicilik ve süt üretimi ciddi bir krize girer. Bu da ister istemez market fiyatlarına yansır ve olan tüketiciye olur.
İTHAL HAYVAN ÇÖZÜM DEĞİL
Türkiye’de üretici besicilikten vazgeçmeye başlayınca doğal olarak başka ülkelerden damızlık düze veya büyükbaş hayvan ithal edildi. Hatta büyük çiftliklere ciddi olarak destekleme yapıldı. Büyükşehirlerde emekli olmuş, elinde biraz parası olan ya da farklı sektörlerde iş yapanlar bu destekleri görünce besicilik yapmaya başladı. Geldiğimiz noktada maliyetler artıp kar marjı düşünce bu çiftlikler birer birer kapandı. Çünkü o insanların asıl işi çiftçilik değildi. Bir başka deyişle bu insanlar ehliyetsiz ve kesinlikle hayvancılık yapmaması gereken insanlar. Bizler yıllarca bu konuyu dile getirdik. Destek gerçek çiftçiye verilmeli dedik ancak yetkililer sesimize kulak vermedi. 2015’te, sonraki yıllarda yurtdışından ithal hayvan getirildi fakat kalıcı çözüm olmadı. Çözüm, Türk çiftçisinin desteklenmesindedir. Öte yandan geçmişte 3 bin liraya aldığımız damızlık düveleri 2 yıl geçmeden zararına sattık. O gün 15-20 bin liraya satılan düzelerin fiyatı bugün 60-70 bin lira…
TAŞIMA SU İLE DEĞİRMEN DÖNMEZ
Üretici, günde 9 kg. yem vermesi gerekirken, sadece yaşamsal fonksiyonlarını sürdürebilmesi için hayvana 3 kg. yem verir hale geldi. Doğal olarak 30 litre süt alınan hayvandan 15-18 litre aralığında süt alınmaya başlandı. Kısaca çözüm ya girdi maliyetlerinin düşürülmesi ve sabitlenmesi, ya satış fiyatlarının belli aralıklarla arttırılması ve ciddi devlet desteğinin sağlanmasındadır. Başka türlü hayvancılığı bu ülkede geliştirmek mümkün değildir. Taşıma su ile değirmen dönmez.
OSB’DE BÜROKRATİK ENGELLER BİTMEK BİLMİYOR
Milas Süt Üreticileri Birliği olarak bildiğiniz gibi Milas Organize Bölgesi’nden yer aldık. Birkaç defa proje çizildi. Şu eksik dediler değiştir, bu eksik dediler değiştirdik. Son olarak yapı denetim firmalarına takıldık. Yapı denetim firmaları otomatik olarak atanıyor. Günlük kapasitemiz 10 tonun üzerinde olduğu için yeniden bizden ÇED Raporu istendi. Aylardır yazışmalar devam ediyor. Yapı Denetim Firmaları ise devletin belirlediği fiyatı az buluyor. Özel işletmeler bu talebi karşılayabilir ancak biz kurumsal bir birliğiz. Bir lira bile açıktan ödeme yapamayız. Ödediğimiz her kuruşun hesabını vermekle yükümlüyüz. Dolayısıyla bu konudaki bürokratik engelleri aşamıyoruz.
Oysa biz OSB’deki fabrikamızı hayata geçirdiğimizde ulusal süt işletmeleri ister bizden sütü alsın, ister almasın. Bizim istediğimiz fiyattan alırlarsa ne ala almazlarsa biz sütü kendi fabrikamızda işler, piyasa da daha ucuz ürün sürmüş oluruz.
VATANDAŞ BIRAKIN KURBAN KESMEYİ, KASAPTAN ET ALAMAZ HALE GELDİ
Piyasada et ve süt ürünlerinin fiyatları her geçen gün artıyor. Aslında bu sene başka bir tehlike daha yaşanacak. Malum Haziran ayının sonunda Kurban Bayramı’nı idrak edeceğiz. Eğer fiyatların önü alınmazsa vatandaş, kesecek kurbanlık hayvan bulamayacak. Bulsa da fahiş fiyattan satın alacak. Dahası, eğer gidişat böyle devam ederse vatandaş, bırakın kurban kesmeyi kasaptan et alamayacak hale gelecek. Bugün bile almakta zorlanıyor. O gün daha zor olacak.
Az öncede söylediğim gibi bir an önce girdi maliyetleri düşürülecek, sabit hale getirilecek. Üretici nefes alacak. Yeniden para kazanmaya başlayacak ve hayvancılığa, besiciliğe geri dönecek. Bunun için devlet desteğine ihtiyaç var. Gübre, mazot, yem, zirai ilaç gibi temel girdi fiyatları kontrol altına alınmalı, desteklerle çiftçinin, besicinin önü açılmalı.”
Yorum Yazın