Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, 24 Temmuz Sansürün Türk Basınından kaldırışın yıldönümü münasebetiyle ilçedeki basın mensuplarıyla, işletmeciliğini Milas Belediyesi’nin üstlendiği Şehir Parkı’ndaki restorantta sabah kahvaltısında bir araya geldi.
Basın mensuplarının gününü kutlayan Başkan Tokat, gündemdeki birçok konuya ilişkin de açıklamalarda bulundu. Başkan Tokat, geçtiğimiz hafta AKP İlçe teşkilatının düzenlediği mitinge katılmasının ve Binali Yıldırım’ın konuşması sırasında platforma çıkmasının sosyal medyada tartışılmasına da ilginç bir yanıt verdi.
Başkan Tokat, 24 Temmuz’un Pazar gününe denk gelmesi nedeniyle bu toplantının bugüne alındığını belirterek; “Basın özgürlüğü mücadele gününüzü kutluyorum” diyerek söze başladı ve şöyle devam etti:
“Öncelikle bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Sanırım 24 Temmuz ile ilgili bir kavram kargaşası var. Kimi basın bayramı diyor, kimi başka bir şey. Bu konuda tarihçeyi incelediğimizde ve içinde yaşadığımız şartları düşündüğümüzde ortada bir bayramın olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla bugünü, gazetecilere değer verdiğimizin bir göstergesi, basın özgürlüğü konusundaki mücadeleye destek olunması anlamında algılamak gerek. Şahsen ben de güne bu pencereden bakıyorum.
Gerçekten ülkemizin içinde bulunduğu şartlarda basın mensuplarının ve medya kuruluşlarının karşı karşıya olduğu sorunlar, gazetecilerin gördüğü muamele gözönüne alındığında bayram olarak kutlamanın işin gereğine uygun düşmeyeceğini düşünüyorum. Ancak yaşamın içerisinde umudun her zaman beslenmesi gerektiği düşüncesiyle mücadele gününüzü bir kez daha kutluyorum.
Her zaman belirttiğim gibi çağın gereklerine uygun olarak yapıldığında en saygı duyduğum, imrendiğim ve herkesin de saygı duyması gerek bir meslektir gazetecilik. Hatta hassas bir şekilde yaklaşımız bir meslek olarak görüyorum. Bu nedenle sizlerle birlikte kamu görevini yerine getirmekten de son derece mutluyum.
Elbette mesafeleri, ilişkileri ve çelişkileri iyi ayarlamak gerekiyor. Bu noktada şunu hep ifade etmişimdir; gazeteci arkadaşlarımızdan ve medya kuruluşlarından iki temel noktada hassasiyet göstermelerini dışında hiçbir beklentim yoktur. Bunlardan birincisi basın ahlak kurallarıdır, diğeri ise toplumun doğru haber almak hakkına riayettir. Bu iki noktaya uygun görev yapma anlayışının dışında hiç kimseden farklı isteğimiz veya özel beklentimiz yoktur, yapılıyor da zaten.
Çağdaş demokrasilerin vazgeçilemez unsurlarından birisi olarak gördüğümüz basının özgür olmasını, tarafsız olmasını, algı yaratmak yerine topluma bilgi alma hakkı çerçevesinde doğruyu verme görevini en iyi şekilde yerine getirerek çalışmasını önemsiyoruz. Çünkü bölgelerin kalkınması ve demokrasinin gelişmesinde basının, çok önemli bir işlevi olduğunu düşünenlerdenim.
Bu çerçevede umuyorum ki önümüzdeki dönemde basın özgürlüğü alanında önemli gelişmeler olur ve toplumumuzun gelişimine, demokrasimize çok önemli katkılar sağlanır.
İçinde bulunduğumuz ortam ve tablo maalesef iyi şeyler söylememize engel. Hatta aradan ayıklamaya çalıştığım iyi şeyleri yakalayabilmekte çok zor. Günümüz Türkiye’sinde basınla ilgili en önemli sorunlardan birisinin sansür olduğunu düşünüyorum. Bu güne, bu saate kadar çok nahoş olaylarla karşılaştı Türk basını ve basın mensupları. Hatta bugünlerde meclis gündemine gelmesi beklenen, adında dezenformasfonu önleme amacı taşıdığı ifade edilen ama basın özgürlüğü konusunda ciddi sansür uygulamalarına sebep olacağı konusunda ciddi kuşkular duyulan bir süreci yaşıyoruz.
Basın özgürlüğü endeksinde 180 ülke arasında ne yazık ki Türkiye 149’ncu sıradadır. Kendi kendimize ahkam kesmeyi bırakıp uluslararası ve bilimsel güvenilir kuruluşların yaptığı anketlere ve raporlamalara değer vermek ve buna göre davranmak zorundayız. Bu konuda maalesef Türkiye çok kötü bir dönem ve sınavdan geçiyor. Yüzlerce gazeteci ya hükümlü ya da tutuklu… Yine yüzlerce gazeteci işsiz... Hiçbir basın mensubu az önce bahsettiğim basın ahlak ve basın özgürlüğü çerçevesinde görevini yapamıyor. Özellikle devletin denetim kurumlarının yandaşlığı ve yalan haberi teşvik edici bir çalışma anlayışı içerisinde idare edildiğini görmekteyiz. Başta RTÜK olmak üzere denetim kurumlarının tamamen tarafsız ya da muhalif yayın yapan gazeteci veya basın kuruluşlarına yüklendiğini ve bu anlamda son 6 ay içinde birçok gazetecinin hakim karşısına çıktığını, bu tür yayın yapan televizyon kanallarına ve gazetelere ölçüsüz cezalar kesildiğini görmekteyiz. Basın İlan Kurumu bu anlamda rant dağıtan bir merkez haline gelmiştir. Muhalif yayın yapan tüm basın kuruluşlarına ambargo uygulanmaktadır. Dahası bir bakanlık; Sözcü, Korkusuz gibi birçok gazetelere ‘hain’ ifadesini söyledi. Oysa herkesin istediği gazeteyi okuma, basın kuruluşlarının da basın ahlak kanunu çerçevesinde istediği haberi yapma hakkı vardır. Sansür yanında bugün Türk basınındaki en kara tablolarından bir tanesi yandaşlık ve yalan haberdir. Umuyorum ki bunlar en kısa zamanda düzelecektir.”
“OLUMLU OLANLAR DA OLUMSUZ OLANLAR DA ÇOK ABARTILI”
Açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, “Geçtiğimiz hafta AKP Milas İlçe Teşkilatınca düzenlenen ve Türkiye Cumhuriyeti’nin son başbakanı Binali Yıldırım’ın dakatıldığı mitingde, platforma çıkmasının sosyal medyada çok tartışıldığını, hatta ‘AKP’ye mi geçiyor’ noktasında eleştirildiğini Extra Gündem Haber Portalı olarak sorduğumuz da şu yanıtı verdi:
“O konuda olumlu yorum yapan da, olumsuz yorum yapan da abartmış. Her şeyden önce belediye başkanı olmamın yanı sıra Organize Sanayi Bölgesi Mütevelli Heyeti’nde olmam gibi farklı görevlerim var. Doğalgaz, Milas Çevre Yolu, Milas-Ören Yolu ve daha pek çok önemli konularda yerel yönetimler olarak bakanlıklarla, bölge milletvekilleriyle görüşmek zorundasınız. AKP Muğla Milletvekili Sayın M. Yavuz Demir ile zaten sürekli görüşüyor, yatırımlar için destek istiyoruz. O gün Sayın Binali Yıldırım’ın Milas’a gelmesi belki resmi bir program değildi ancak Ören Yat Limanı’nın açılışı, programda yer alıyordu. Milas Belediyesi olarak bizim de Ören Yat Limanı’nın yapılmasında ciddi emeklerimiz var. Kaldı ki o gün ben alana tişörtle gittim. Aşağıda Kaymakam Bey, Ticaret Odası Başkanımız ve ilçemizdeki birçok yönetici ile beklerken platforma gelmem istendi. Önce kabul etmedim ancak daha sonra ısrar edilince çıktım. Hatta o arada elinde kurdela, makasla dolaşan bazı insanları görünce, programdaki aksama nedeniyle Ören Yat Limanı açılışının platforma gerçekleşeceğini düşündüm ve oraya çıktım.” diyerek platforma çıkışını açıklayan Başkan Tokat şöyle devam etti:
“ÖLENE KADAR CUMHURİYET HALK PARTİLİYİM”
“Daha öncede defalarca belirttim. 34 yıldır aktif siyasetin içindeyim. Cumhuriyet Halk Partiliyim, ölene kadar da bu partide kalacağım. Bugüne kadar başka hiçbir partiden aday olmadım, bundan sonra da olmayacağım.
Son dönemlerde özellikle bana karşı bir linç uygulanıyor. Çevreyolu, doğalgaz, Güllük İçmesuyu, Milas-Ören yolu gibi birçok konu doğrudan bizimle ilgili olmasa da sanki suçlusu Milas Belediyesi gibiymiş gibi bizi sorumlu tutuyorlar.
Biliyorsunuz son yapılan Zeytin Hasat Şenliği’nde bana karşı bir protesto yapıldı. Gerekçe, bir firmadan 15 bin lira sponsorluk alınması. Zeytin Hasat Şenliği Komitesi’nin başında Milas Kaymakamı var. Kimden ne kadar bağış alındı şahsen ben bilmiyorum. Alınıp alınmadığını da bilmiyorum. Bana kalırsa az bile alınmış. Benim kentimin doğasını, havasını bozacaksın 15 bin lira gibi komik bir bağış yapacaksın. Keşke daha fazla alınsaydı…
Ben bugüne kadar hiç kimsenin yanına bağış için gitmedim ancak olay dönüp dolaşıp bana geldi. Açın bakın haberlere, son zeytin hasat şenliğindeki protesto öne çıkmış durumda. Oysa biz 2009’dan bu yana hem tarım fuarı, hem de zeytin hasat şenliği ile ilçenin çok büyük bir ivme kazanmasını sağladık. Birkaç yıl önce birkaç markası bulunan Milas, bugün 90 civarında zeytinyağı markasıyla, AB Coğrafi işareti almış bir ilçe konumunda…. Aslında sektörün kendisi bu şenliğe hiç katkı vermiyor. Balıkçılar, inşaatçılar, madenciler bu konuda sponsor olurken, sektörün kendisi olaya hiç sahiplenmedi. Bunu kimse sorgulamıyor.
Bugün İkizköy’e içmesuyu’nu kim getirdi? Yine aynı firma… Bunu sorgulayan var mı?
Buradan bir kez daha söylüyorum; ben hiçbir partiye gitmiyorum. Çünkü önümüzde çok önemli bir seçim var. Türkiye bugünkü sistemle bırakın ileriye gitmeyi, sürekli geriye gidiyor. Öncelikle bu rejimden kurtulmalıyız. Olay sadece bugün Cumhurbaşkanımız değil. Babam da olsa, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da olsa tek adama bu ülkenin teslim edilmesine karşıyım” dedi.
Farlı sorulara da yanıt veren Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, önümüzdeki günlerde özellikle doğalgaz ile ilgili çok detaylı bir açıklamayı, ilgili kurumlarla birlikte yapacaklarını da söyledi.
Gerçekleşen kahvaltı etkinliği, günün anısına çekilen fotoğrafla son buldu.
Yorum Yazın