31 Mayıs 2022 tarihinde gerçekleştirilen Milas Kent Konseyi’nin Olağanüstü Genel Kurul kararını Muğla 2. İdare Mahkemesi’nin iptal etmesinin ardından Kent Konseyi Başkanı Dr. Çağlayan Üçpınar, yönetimi yeniden devraldı.
31 Mayıs 2022 tarihinde gerçekleştirilen Milas Kent Konseyi’nin Olağanüstü Genel Kurul kararını Muğla 2. İdare Mahkemesi’nin iptal etmesinin ardından Kent Konseyi Başkanı Dr. Çağlayan Üçpınar, yönetimi yeniden devraldı.
Muğla 2. İdare Mahkemesi’nin, Milas Kent Konseyi’nin 31 Mayıs 2022 tarihinde gerçekleştirilen Olağanüstü Genel Kurul kararını iptal etmesinden sonra; olağanüstü genel kurul öncesinde başkan olan Dr. Çağlayan Üçpınar, Milas Kent Konseyi’nin yönetimini devralmak için yönetimiyle birlikte Kent Konseyi binasına geldi.
Kararın uygulanması için bir aylık süreyi bekleyen Üçpınar ve yönetimini, Kent Konseyi binasında mevcut yönetimden karşılayan olmadı. Üçpınar, görevi devralmak için geldikleri binada; Menteşe, Marmaris Kent Konseyi, MUÇEP üyeleri ile Deştin ve Akbelen Çevre Platformu üyelerinin katılımıyla bir açıklama yaptı. Üçpınar açıklamasında, kent konseyi genel sekreteri Mehmet Ateş tarafından olağanüstü genel kurula götürülme sürecinde yaşanılanları anlattı ve geçen 9 aylık zamanı bir kayıp zaman olarak nitelendirdi.
KENT KONSEYİ BİNASINDA YAPILAN AÇIKLAMA
Üçpınar, Milas Kent Konseyi binasında yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Bugün bir aylık bekleme süresi sona erdi. Bugün burada olacağımızı herkese bildirdik. Biz hukuksuz olarak yapılan genel kurulda görevden el çektirildik. Kent konseyinin tüzel kişiliği olmadığı için davayı Milas Belediyesine karşı ben kendi adıma açmak zorunda kaldım. Burada olan biten her şey belediyenin bilgisi olmadan yapılamaz. Yaşanılan süreç belediye başkanının bilgisi dahilinde ve oluru ile yapılmıştır. Biz böyle olduğunu düşünüyoruz. Aksini iddia eden varsa da çıksın söylesin. O süreçte belediye başkanından randevu istedik. O zaman da randevu isteğimize yanıt verilmemişti. Bu girişimlerimizden bir sonuç elde edemedik. O dönemde bu yolu açan genel sekreter arkadaşımıza ve onunla birlikte davrananlara; yapılan işin yanlış olduğunu, bu işin sonucunun hiçbirimiz için faydalı olmayacağını ve Milas’ın kaybedeceğini söyledik. Bu işi inatla sürdürdüler ve itirazımız varsa mahkemeye gidebileceğimizi, hakkımızı mahkemede aramamızı ifade ettiler.
OLAĞANÜSTÜ GENEL KURUL TOPLANMAMALIYDI
Biz genel kurulda söylememiz gerekenleri söyledik. Olağanüstü genel kurulu toplamanın yanlış olduğunu dile getirdik. Seçimli genel kurul olmaması gerektiğini de söyledik. Divan başkanı hukukçu arkadaş genel kurula ara vererek, seçim yapılsın mı yapılmasın mı diye Genel Sekreter Mehmet Ateş’le bizi biraraya getirdi. Genel sekreter yapılsın diyordu, biz ise bunun yanlışlığında ısrar ettik. Yapılan bu görüşmede seçim yapılmayacak diye görüş birliği sağlandı. Salona döndükten sonra seçim yapılacak denilince, bizler salonu terk ettik ve hukuki süreci başlattık. Gördüğünüz gibi yargı bu hukuksuzluğu önledi, olağanüstü genel kurulu iptal etti ve bizim olağan yönetimin göreve devam etmesini sağladı. Mayıs’tan bu yana 9 aydır boşa geçen bir zaman var aslında. Bu çekişmeden dolayı, birçok kişi kent konseyinden koptu. Kent konseyinin, kentin geleceğine dair çok önemli sözler söyleyecek bir işleve sahip olduğunu düşünüyorum. Olağan genel kurula kadar Milas Kent Konseyinin yönetimi olarak, kentin yaşamsal sorunlarına, çevre ve ekoloji sorunlarına görüşümüzü ortaya koyacağız, tarihi ve kültürel Mirasın yaşatılmasına ilişkin konularda aktif bir tutum içinde olmaya çalışacağız.”
SOSYAL DEMOKRATLAR, BENZER HUKUKSUZLUĞU YAPMAMALI
İdari Mahkemede davayı takip eden Avukat Ahmet Aksüt süreçle ilgi olarak şöyle konuştu:
“Sonuçta söyleyebileceğim tek şey olabilir; memleketin içi olabildiğince hukuksuzluklarla dolu. Her yerde hukuksuzluktan geçilmiyor. Bunları hep görüyor, yaşıyoruz. Bunun, sol, sosyal demokrat niteliği öne çıkan bir yerde benzer bir hukuksuzluğun yaşanması tabi üzücü oldu. Bunu yargı yoluyla çevirebilmek durumunda kaldık. Kendisine, sol, sosyalist, sosyal demokrat diyen insanların bunu yapmaması gerekiyordu. Sosyal demokrat arkadaşlarımızın da en azından hukuka saygı anlamında, o hukukun belirlediği düzen içerisinde hareket etmelerini beklerdik ama olmadı. Yargı yoluyla ancak bunu düzeltebildik.”
KENT KONSEYİ-BELEDİYE BAŞKANI İLİŞKİSİ
Marmaris Kent Konseyi Başkanı Ufuk Beytekin ise kent konseyi-yerel yönetim ilişkilerinin nasıl olması gerektiğini şu sözleriyle anlatmaya çalıştı:
“Asıl olan şey, halkın kent konseyi ile ilgilenmesidir. Eğer halk bu yapılarla bağ kuramıyorsa, kendini orada bulamıyorsa, bu yapılar topluma hiçbir şey kazandırmıyor. Temel sıkıntı bu. Burada Türkiye Kent Konseyleri Platformu var. Bir de Kent Konseyleri Birliği var. Bizler platform üyesiyiz. Kent Konseyi, halkı yerel yönetime katmak isteyen bir Avrupa modelidir. Bu modelin Türkiye gibi ülkelerde uygulanabilmesi için o akla ve mantığa sahip olmak gerekiyor. Sosyal demokrat bir belediye tarafından yönetilen bir kentte, halkın yerel yönetimlere katılmasının ana yollarından biri olan kent konseyine yönelik böyle bir darbe yapılıyor, belediye buna tarafsız kalıyor ya da destekliyor. Bu kötü bir şey. Belediye başkanı yanlış yönlendirilmiş olabilir. Gördüğüm şey o zamanki genel sekreterin hiddeti ve öfkesinin durumu bu noktaya getirdiğidir. Mitinge dışarıdan gelen kişi olarak benim gördüğüm şey buydu.
KENT KONSEYLERİ ÖZERK YAPIDA OLMALI
Bir kere zaten bu tür yapıların özerk olması, bir yere bağımlı olmaması gerekiyor. Halkın gelip burada, talebini, itirazını, eleştirisini veya önerisini dile getirebilecek mekanizmaların kurulmasını sağlamak gerekiyor. Akıllı bir belediye başkanı, kent konseylerini işletir. Kent konseyleri o belediye başkanının siyaseten ulaşamayacağı yerlere de ulaşıyor. Çünkü burada particilik, adamcılık, O’culuk, Bu’culuk yok. Burada bütün halk var. Milas’ta yaşayan herkesin kendini ifade etme özgürlüğü var.
KENT KONSEYİ BELEDİYE BAŞKANI İÇİN BİR MEŞALEDİR
Burada 9 aylık kayıp var. Böyle olmasaydı da kent konseyi mahalle meclisleri kursaydı, mahalleden talepleri alsaydı, bütün STK’ları biraya getirseydi, ne olması gerekiyor bu kente diye bir düşünce fırtınası estirseydi, iyi olmaz mıydı? En büyük sıkıntımız halka hiçbir şey sorulmaması ve bilgi verilmemesidir. İmar planının değişikliği için halkın görüşünü alıyor muyuz örneğin? Kent Konseyini, en iyi şekilde Nilüfer Belediyesi uyguluyor. Bir gün Nilüfer Belediye Başkanını çağırdık, kent konseyinin ne olduğunu, ne işe yaradığını anlatmasını istedik. Belediye başkanı bize bu konuda çok yararlı bilgiler verdi. Çalıştırabildikten sonra kent konseyleri, kent halkı ve belediye başkanları için çok önemli birer meşaledir.”
Yorum Yazın