12 Eylül 1980’den önce Milas’ta gençlik hareketleri içinde olanlar, 12 Eylül’de tutuklanıp cezaevinde yatan Milas 78 kuşağının gençleri; 42 yıl sonra her biri 55 yaşın üstünde, nine ve dede konumunda kişiler olarak Milas Kaymakkavağı mesire yerinde kahvaltılı etkinlikte biraraya geldi. 12 Eylül 1980’den sonra birbirlerinin izini kaybedenler, görüşme olanağı bulamayanlar; bu kahvaltıda eski günleri andılar, 42 sene öncesinin gençlik anılarını tazelediler, o günleri andılar.
12 Eylül 1980’den önce Milas’ta gençlik hareketleri içinde olanlar, 12 Eylül’de tutuklanıp cezaevinde yatan Milas 78 kuşağının gençleri; 42 yıl sonra her biri 55 yaşın üstünde, nine ve dede konumunda kişiler olarak Milas Kaymakkavağı mesire yerinde kahvaltılı etkinlikte biraraya geldi. 12 Eylül 1980’den sonra birbirlerinin izini kaybedenler, görüşme olanağı bulamayanlar; bu kahvaltıda eski günleri andılar, 42 sene öncesinin gençlik anılarını tazelediler, o günleri andılar.
Etkinliği sunuşlarını yapan Gürsel Tekin, kahvaltıya katılanları, hayatta olmayan Milas 78 kuşağının üyeleri için bir dakikalık saygı duruşuna davet etti. Saygı duruşundan sonra Milas 78 Kuşağından hayatta olmayanların isimleri tek tek okundu. Tekin, “Milas 78 kuşağından bugün hayatta olmayan arkadaşlarımızın anıları bizimle birlikte yaşayacaktır, onları unutmayacağız,” dedi.
12 EYLÜL’ÜN BASKI VE ZULMÜ, İNSAN KIYIMI
12 Eylül’ün 42’nci yılında, Kenan Evren ve dikta yönetiminin baskı ve zulmü, yarattığı tahribat ve insan kıyımı ile ilgili olarak Milas 78’liler’den Hüdaverdi Günay konuştu. Günay şunları söyledi: “12 Eylül 1980 darbesi ve darbeyi takip eden sıkıyönetim döneminde yaşananlar, rakamlara döküldüğünde, insanı ürpertiyor. 650 bin kişi gözaltına alındı. 1.683.000 kişi fişlendi. Yedi bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi. Haklarında idam cezası verilenlerden 50 kişi asıldı. 30 bin kişi işten atıldı. 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi siyasi mülteci olarak başka ülkelere sığındı. 171 kişi işkenceden öldü. 23.854 derneğin faaliyeti durduruldu. 31 gazeteci cezaevine girdi, 3 gazeteci öldürüldü. Cezaevinde 299 kişi yaşamını kaybetti. Tüm bunlar faşist zulmün bir göstergesidir. 12 Eylül faşist darbesi, Türkiye kapitalizminin, 70’lerin sonundaki güçlü işçi sınıfı ve halk hareketi karşısında girdiği krize karşı, devlet ve sermayenin ürettiği şiddet dolu acı bir reçetedir.”
MİLAS’IN ÇEVRE SORUNLARI VE SU KAYNAKLARININ KORUNMASI
Grup üyesi Fikret Çoban, Milas’ın çevre ve ekoloji sorunlarına değinerek, Milas’ta meydana getirilen doğal tahribatı anlattı: “20 yıllık mevcut iktidarın en çok çevre ve doğa üzerinde durduğu bilinen bir gerçek. Çevrenin ve doğanın, tarihi varlıkların, kuş türlerinin, sulak alanların, ormanların, kıyıların, denizlerin korunması devletin birinci görevi iken, 20 yıllık AKP iktidarı döneminde korunmamasının birinci görevleri olduğunu, ülkemizin doğusundan batısına her yerde gördük. Çevreyi ve ortak yaşam alanlarımızı korumak devletin görevi iken bu görev şirketlerin ve sermayenin insafına bırakılmıştır. Onların da neyi koruduğu ortada. Anayasanın ilgili maddeleri açıkça ormanları kıyıları tarım topraklarını meraları sulak alanları tarihi antik eserlerin korunmasını ve bakımını devlete ve ona sahip olan iktidarlara yüklenmişken Akbelen’de, İkizköy’de, Deştin’de, Bargilya tuzlasında dağlarımızı kuşatmış maden ocaklarında gerçeği görebilirsiniz. Geri gidecek yer kalmadı. Soluk alacak doğamız kalmadı. Ormanlarımız yakılarak, maden şirketlerine, turizm lobilerine, yabancı sermaye şirketlerine, enerji şirketlerine, inşaat firmalarına peşkeş çekiliyor. Korunması gereken tüm canlılar için, çocuklarımızın geleceği için değer olan doğa, maalesef birileri için değer haline getiriliyor. Doğamızı ve su kaynaklarımızı korumak için daha etkin bir mücadelenin içinde olmalıyız. Doğamıza sahip çıkmalaıyız.”
GRUBUN KURULUŞ ÖYKÜSÜ
Grubun kuruluş öyküsünü Hakan Çeşmeli anlattı. Grubun 3 Ağustos 2021 tarihinden vefat eden Milas 78 kuşağının önemli isimlerinden Mehmet Coşkun(Co Mehmet)’un ölümünden sonra, 78 kuşağının biraraya getirilmesinin bir zorunluluk olarak kendisini dayattığını söyleyen Çeşmeli şunları dile getirdi: “Grubumuz bir iletişim, yardımlaşma ve dayanışma grubudur. WhatsApp grubudur. Geçen bir yıllık süreç içinde ihtiyacı olan arkadaşlar için yardımlaşma ve dayanışma içinde olduk. Milas’taki çevre eylemlerine destek verdik. Demokratik kitle mücadelesi içinde yer aldık. 1 Mayıs ve zeytin mitingine katıldık. 6 Mayıs’ta Denizleri andık, onlar için üçer zeytin ve çınar fidanı diktik. Dayanışmamız sürecek.”
1980 ÖNCESİ MİLAS GENÇLİK HAREKETİNİN, TOPLUMSAL YAŞAMA ETKİSİ
Daha sonra Nevzat Çağlar Tüfekçi 1980 öncesindeki Milas gençlik hareketlerinin siyasi çalışmalarına değindi, bunların Milas ölçeğinde yarattığı siyasi toplumsal sonuçlarını anlattı. Tüfekçi ayrıca 12 Eylül sonrası süreçte emniyet güçlerinin, solcuların siyasi kimliklerini koz olarak kullanarak, onlara baskı uyguladıklarını ve kendileriyle işbirliğine zorladıklarını anlattı. Tüfekçi şöyle konuştu: “Geçen sene azdık, bu sene çoğuz, seneye daha çok olacağız. Bu artarak devam edecek, ileride güçlü ve geniş bir aile olacağız. Milas 78’liler, toplumsal yaşamın belirleyici güçlerinden birisi olacak. 1980 öncesinde, Milas, gençlik hareketlerinin en yoğun olduğu ilçelerden birisiydi. Onların dernekleri vardı. Bu dernekler vasıtasıyla yapılan kitle çalışmaları, Milas’ın sol siyasi mayasının oluşmasına neden oldu. 1980’den sonra yapılan seçimlerde, Milas’ta SHP ve CHP’nin belediye seçimlerini kazanmasında, seçmen tercihlerinin hep soldan yana olmasında, Milas sol gençliğin ve bugün burada bulunan sizlerin payı çok büyüktür. Bu unutulmamalı.
Konuşmalardan sonra; Şevket Aktaş, Raşit Kavaklı ve Süleyman Baş tarafından müzik dinletisi sunuldu. Günün anlamına uygun türküler seslendirildi.
Yorum Yazın